İstanbul Halk Ekmek koordinasyonu ile Büyükada’da ‘Yerel Tohumlar Farkındalık Semineri’ düzenlendi. İstanbul ve Türkiye’de ekmeğin ve buğdayın sürdürülebilirliği adına planlanan konuların masaya yatırıldığı seminere, ata tohumları ve yerel buğday çeşitliliği konularında uzman akademisyenler, tarım il ve ilçe müdürlükleri temsilcileri, sosyal medya fikir liderleri, İBB ve ilgili iştiraklerin yetkilileri katıldı. Birçok farklı konunun konuşulduğu toplantıda Türkiye’nin buğday biyoçeşitliliği ve sürdürülebilirliği hakkında açıklamalarda bulunan Aksaray Üniversitesi Park ve Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alptekin Karagöz, yerel çeşitlerde krizin her an olduğunu ve bu durumun iklim krizinden çok daha önce başladığını belirtti.
“YÜZDE 92’SİNİ KAYBETMİŞİZ”
“SİYEZ VE GERNİK BUĞDAYINDA BİR SIKINTI YOK”
Prof. Dr. Karagöz, “Şu anda siyez ve gernik buğdayında bir sıkıntı olmadığı görülüyor. Siyezin ekiliş alanına bakarsak önce çok yüksekti sonra 4 bin hektara kadar düştü. 4 bin hektar çok küçük bir miktar tüm buğday alanları için. O tekrar yükselmeye başladı. Bir ürün para
“YEREL ÇEŞİTLERDE KRİZ HER AN VAR”
Prof. Dr. Karagöz, “Yerel çeşitlerde kriz her an var. Genetik çeşitlilik sürekli düşüyor ama biz bir şekilde bunların bir kısmını gen bankalarımıza aldık. İzmir’de de var, Ankara’da da var. Bunları bir ölçüde gen bankasına aldık; ama düşüş devam ediyor çünkü dünya değişiyor, beslenme alışkanlıkları değişiyor, iklim değişiyor. Yerel çeşitler diğerleri kadar verimli değil. İklim bu kadar belirgin şekilde değişmeden önce de biz bunları bırakmaya başlamıştık. İnsanlar köyden kente göçtü. Bunları ekecek kimse yok. Ekmek zehir değildir, insanları besleyen üç besinden biridir buğday. Bazı insanlar için zehirdi; çölyak hastaları için zehirdir” dedi.
“HEDEFİMİZ ANADOLU’DA BUĞDAY EKİM ALANLARINI DAHA DA ÇOĞALTMAK”
İstanbul Halk Ekmek Yönetim Kurulu Başkanı Özgen Nama da, “Çiftçiyi ve üretimi destekliyoruz. Üretim olmazsa, eğer çiftçiyi desteklemezseniz, doğrudan ürünleri satın almazsanız bir sonraki rekoltede veriminiz düşer. Üretimi artırmanın yolu doğrudan desteklemektir. Hedefimiz Anadolu’da buğday ekim alanlarını daha da çoğaltmak ve ekilemeyen alanları tekrardan ektirebilmek ve çiftçiye bu güvenceyi vermek. Eğer buğdayda biz tekrar üretime dönebilirsek bu ülkede dışa bağımlı olmaktan kurtuluruz” diye konuştu.