Siyasi partiler, 14-28 Mayıs parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin üzerinden henüz çok geçmeden 31 Mart 2024 tarihinde yapılması beklenen yerel seçimlere yönelik çalışmalarına başladı. 2019’da muhalefetin adayı Ekrem İmamoğlu, iktidarın adayı Binali Yıldırım’a tekrarlanan seçimlerde fark atarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi koltuğuna oturmuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, genel seçimlerin ardından bu kez ‘aşkım’ dediği ve 17 yıl sonra ilk kez kaybettiği İstanbul’u kazanmak için çalışmalara başladı. Öte tarafta ise Ekrem İmamoğlu da geçtiğimiz günlerde, ‘Kendimi İstanbul’la mühürlü görüyorum. İstanbul için tekrar yola çıkıyorum’ açıklamasında bulunarak adaylık mesajı verdi.
İktidar kanadında ise İstanbul için bazı isimler konuşulsa da henüz öne çıkan bir aday yok. Kamuoyunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adı geçen isimlerden AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, yerel seçimlere ilişkin olarak Gazete Duvar’a değerlendirmelerde bulundu.
”Türkiye’de Kürtlerin en büyük partisi AK Parti’dir” diyen İl Başkanı Kabaktepe, ”Kürtlerin gerek var olan taleplerinin çözümlenmesi, gerek yeni talepleri noktasında çalışmaya devam edeceğiz” diyor.
Türkiye’de bireysel özgürlükler anlamında AK Parti’nin eksikleri olduğunu belirten Kabaktepe, ”Bizim de eksik yaptığımız, yanlış yaptığımız şeyler vardır. Hiçbir siyasi parti, figür her şeyi doğru yapmaz. İnsanız. Siyasi tarihimize baktığımızda en büyük devrimleri yapan biziz. Eksikler olabilir. Yeni talepler de olabilir. Kürtlerin olur, Türklerin olur, sosyal grupların talepleri olur” dedi.
Kendini ‘komünist tarafım da var’ diye anlatan AK Parti İl Başkanı Kabaktepe, ”Ben Fatsalıyım. Biz 12 Eylül öncesinin meşhur kentiydik. Komünist tarafım da var. Karadenizliyim ama Trabzon’dan çok Diyarbakır’ı bilirim” ifadelerini kullandı…
‘BİZ KENDİ MUTFAK ÇALIŞMALARIMIZI YAPIYORUZ’
14 ve 28 Mayıs genel seçimlerinin ardından partiler yerel seçimler için hazırlık yapmaya başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘aşkım’, mevcut belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ise ‘mühürlüyüm’ dediği İstanbul’u kazanmak için AK Parti nasıl bir çalışma yürütecek?
İstanbul hakikaten bizim için önemli. İstanbul Büyükşehir Belediyesi kendisinden en çok bahsettiren kentimiz. Bu da normal. Dünyaya açılan kapımız. 2019 seçimlerinde Sayın İmamoğlu ittifaklarla beraber başkanlığı kazanmış oldu. 2024’te seçim yine 31 Mart’a denk gelecek. Bu yarışa bütün partiler kazanmak için girecek. Ama ‘nasıl kazanırız?’ sorusu herkes için olduğu gibi bizim için de anlamlı. Biz kendi mutfak çalışmalarımızı yapıyoruz. Kadromuzu, İstanbul’u en iyi yönetecek ekip ve kadro olarak sahaya çıkardık. Seçmenin tercihlerini en iyi şekilde yakalayıp, yaptığımız çalışmaları, halkımızla, İstanbullu hemşerimizle buluşturacağız. Bu noktada başarılı olacağımızı düşünüyorum. Tabi aday dediğiniz gibi Millet İttifakı mı, CHP mi, onlar açısından da belli değil. Bizim açımızdan Cumhur İttifakı olarak bu seçime giriyoruz. Bizim de adaylıkla ilgili süreçlerimiz başlamadı. Onlar netleştiğinde bazı hususlar şekillenmiş olur.
‘İSTANBUL’U ELİNDE TUTACAK BİRİ VARSA O DA MİLLETTİR’
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’u yeniden kazanmak için ittifak çağrısı yaptı. Genel seçimlerde olduğu gibi yerel seçimlerde AK Parti’nin de ittifak planı var mı? Varsa kimlerle yapılıyor bu görüşmeler?
Bizim şu an Cumhur İttifakı’mız devam ediyor. Bir önceki seçimde tek listeyle girilen iller oldu, ayrı ayrı girilen iller oldu. Bunlar yine Genel Merkez’de görüşülecek. Henüz bir çerçeve çizilmiş değil. Bir önceki seçim düzleminde olduğu gibi benzer çalışma olabilir. İstanbul’u elinde tutacak biri varsa o da millettir. Birine görev verecektir. İstanbul’da CHP’nin seçime tek girmesi halinde elinde tuttuğu belediyeler de dahil olmak üzere bir kısmını kazanma şansı yok. En az yüzde 25’ini kaybedeceği aşikar. İstanbul’da CHP ile AK Parti arasında ilçesine göre değişmekle beraber il genelinde de bizim lehimize 8 ila 15 puan arasındaki fark korunuyor. Bu gerçek ortada. Bunu herkes görüyor.
‘BİZİM İTTİFAKIMIZDA BİR PROBLEM YOK’
Genel seçime Cumhur İttifakı ile giren Yeniden Refah Partisi’nden yerel seçimle ilgili olarak, ’81 il 922 ilçede seçime, kendi logomuz ve adaylarımızla ile katılmak üzere hazırlık yapıyoruz” açıklaması geldi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Müzakereler başladığında netleşecektir. 81 ilde herkes birlikte mi girsin, bazı illerde farklı mı girilsin o noktada benim bildiğim kadarıyla Genel Merkez düzeyinde henüz bir görüşme trafiği başlamadı. Başladığında netleşmiş olacaktır. Partiler bunları kendi aralarında protokole bağlamadılar. Süreç ekim ve kasımda başlayacak. Millet İttifakı’na baktığımızda, açıklamalarını dinlediğimizde bunların bir araya gelmeleri artık mümkün değil. Tabi bizim tarafımızdan hüküm cümlesi, yargılayıcı cümle kurmak şık olmaz. Bizim açımızdan bizim ittifakımızda bir problem yok. İl düzeyinde de bir problem yok.
‘İMAMOĞLU KENDİ VAATLERİ ÜZERİNDEN SINIFTA KALDI’
Bir İstanbullu olarak Ekrem İmamoğlu’nun belediyeciliğini nasıl buluyorsunuz?
İstanbul’un son 30 yılındaki seçimlerinde bulundum. Farklı kademelerde sandığın başından il başkanlığına kadar görev aldım. 30 yıldır söylediğim bir yaklaşım tarzı var. İnsanları ilk önce kendi sözleriyle değerlendirmek lazım. Hakkaniyet ve adil olan budur. Sayın İmamoğlu ile ilgili değerlendirme yaparken, ‘İstanbul’un Kayıp Bin Günü’ toplantısı yapmıştık. Bu yıl da ‘Kayıp Yıllar’ diye yaptık. Orada üç tane parametre var. Bir, Sayın İmamoğlu, İBB adaylığı sürecinde İstanbullulara ne vadetti? Bunu ortaya koyalım. Sözleri ortada. Yazılı olanları kaldırmışlar. Şimdi espri yapıyorum. ‘Dijital arkeolog arıyoruz’ diye. Ne dediniz, ne yaptınız? Geçen gün biz verileri yayınladığımızda yüzde 60’tı. Bu yıl yüzdelik dilimleme yapmadık. Bazı rakamsal dilimlemeler yaptık. Ulaşımda şunu böyle yapacağım dediniz, o nerede diyoruz. Veya şu kadar kreş yapacağız dediniz, nerede? Spor salonu yapacağız dediniz, nerede? Bunlar sizin sözleriniz. Bir bakan, bir siyasetçi ya da kurum yöneticisi, insan alırken, ‘Sen bu departmanda müdürlük istiyorsun. Bir yılda ne yapacaksın? Nereye götüreceksin bizi? Bir yıl sonra seni kendi yazdığın üzerinden değerlendirelim’ diyoruz. Biz buna baktığımızda Sayın İmamoğlu, kendi vaatleri üzerinden sınıfta kalmış. İkincisi, Sayın İmamoğlu İstanbul’u bizden devraldı. Devam eden projeler vardı. Yüzde 30’u, 40’ı, 70’i biten, ihalesi yapılan projeler vardı. Bu projelerle ilgili ne yaptınız? Bir kısmını iptal ettiniz. Levazım Tüneli, Sancaktepe Metro gibi… Bunların üstünü doldurdunuz. ‘Temel atmama’ töreni yaptınız. Sonra o temele ne kadar ihtiyacınız olduğunu kendiniz ifade ettiniz. Buraya baktığımızda çok iç açıcı bir tablo görmüyoruz. Yüzde 90’ını Kadir Topbaş ağabeyin bitirdiği bir projenin yüzde 10’unu tamamlayıp sanki kendisi yapmış gibi bir ifade takınılmasını çok şık görmedim.
‘İBB’YE SERVİS DIŞI TABELASI ASACAKLAR’
Kurbağalıdere mesela. Bitirmişiz. Kendileri yapmış gibi gösterdiler. Buna da ‘olur’ derim ama Kurbağalıdere için proje sunduğumuzda Sayın İmamoğlu ‘hayır’ oyu vermiş. ‘Bu kadarı da olmaz’ diyoruz. Kentsel dönüşümde en çok anlattıkları Sağmalcılar Cezaevi’dir. Orayı biz bitirdik. Sadece teslimatını yapacaklar. Garip bir durum var. O projenin durması için dava açan kişi, o projenin yönetimine getirilmiş. Böyle enteresan bir şey var. Üçüncüsü, biz olsak daha neler yapacaktık? Bu da spekülatif bir durum. Başarı ve başarısızlık derken belki yüzde 10 ve 15’in üstüne çıkarmamak lazım. Gerçekçi olmak lazım. Buraya baktığımızda İstanbul’un en temel sorunu sudur. İstanbul şu an susuzluk çekmediyse iki temel projeden dolayı çekmiyor. Istrancalar ve Melen projesi. İstanbul dışı su kaynaklarımız. Birini Trakya’dan, diğerini Sakarya’dan getiriyoruz. Bunlar Cumhurbaşkanımız döneminde başlayan projeler. İstanbul’un 2040’lara kadar su ihtiyacını karşılayacak projeler. İstanbul gibi bir kentin 50 sene sonrasını düşünerek projeleri yapmanız lazım. Biz dört yıldır soruyoruz. İstanbul’a bir metreküp su getirmek için ne yaptınız? Bunu yapmanız lazım yoksa İstanbul tıkanacak. Yeni su kaynakları açısından ne yaptınız? Bu yok. Metrolardaki yürüyen yollara ‘servis dışı’ tabelası asıyorlar. Herhalde İBB’ye de ‘servis dışı’ tabelası asılacak diyoruz. Gerçekçi olmak lazım.
‘YA BECERİKSİZLİK VAR YA DA KASIT’
Halk Ekmek fabrikası bizim zamanımızda kuruldu. CHP’ye geçtikten sonra fabrikadan ekmek çıkmıyor. Nasıl çalışıyor? Biz göremedik. Ben çağrı yaptım bir televizyon programında. Madem çalışıyor, çıksın göstersin. Bizim neden bunun üstüne gittiğimizi söyleyeyim. İstanbul’u bıraktığımızda Halk Ekmek’in kapasitesi iki milyonun üzerindeydi. Şimdiki yönetim ‘İstanbul’da günlük 1 milyon 800 bin Halk Ekmek ihtiyacı var. Yenisiyle beraber üretimi artırdık’ diyorlar. Sonra Halk Ekmek sıralarında kuyruk oluştuğunu, vatandaşın ekmek bulamadığını söylediler. O zaman bir sorun var. Ya ihtiyaç kadar üretim kapasitesi olmasına rağmen üretmiyorsunuz, ya üretiyorsunuz ama organizasyonu beceremiyorsunuz. Ya beceriksizlik var ya da kasıt var. Bunu sorduk. Bu kalktı şimdi. Çalışıyorlar artık. Hakikat ve gerçek üzerinden birbirimizi eleştirelim. Bizim de eksik yaptığımız, yanlış yaptığımız şeyler vardır. Hiçbir siyasi parti, figür her şeyi doğru yapmaz. İnsanız.
Ekrem İmamoğlu, 2020 Kasım’da krediyle 300 metrobüs almak için İBB Meclisi’nden onay aldı. Ancak bu proje Cumhurbaşkanlığı tarafından yatırım programına alınmadı. Buna benzer birçok hamle merkezi hükümete takıldı. Siz bunu nasıl karşılıyorsunuz? Çünkü seçmen bunu ‘intikam’ ve ‘cezalandırma’ olarak yorumluyor. Bunların seçmende bir karşılığı var…
Sizin aracılığınızla resmi açıklamasını yapalım. Sayın İmamoğlu’nun dört senedir en çok kullandığı argüman, ‘engelleniyorum’ argümanıdır. Bu da onlardan biri. İmamoğlu mayıs ayında İstanbul’da bir konuşma yapıyor. ”İBB’de başkanlığı biz kazandık. Mecliste çoğunluk AK Parti’de. Ne oldu, bir şey mi oldu? Tıkır tıkır işliyor” dedi. Sayın İmamoğlu, ‘yalan konuşmayı bilmiyorum’ diyor ya, dört yıldır ‘engelleniyoruz’ dedin. Bugün de ‘hiçbir sorun yok’ diyorsun. ‘Engelleniyoruz’ mu yalan yoksa ‘tıkır tıkır işliyor’ mu? Söyleyin de ona inanalım. İBB Meclisi’ndeki AK Parti çoğunluğu, İstanbul’un hayrına olan işlerin hiçbirine karşı çıkmadı. Biz dört yılda CHP yönetiminin meclise getirdiği dosyaların yüzde ikisine ”hayır” demişiz. Onlar ise AK Parti’nin yüzde 28’ine hayır demiş.
‘ENGELLEME YOK, AK PARTİLİ ÜÇ BELEDİYEYE DE OLUMSUZ YANIT VERİLDİ’
Peki ya borç konusu?
Şimdi borç konusu teknik bir konu. Belediyelerin, kamu kurumlarının borçlanma hukuku var. İç borç alacaksanız ayrı bir hukuk var, dış borç alacaksanız ayrı bir hukuk var. Burada her birinin kredi notu var. O notları aşan durumlarda dış borç olduğunda siz o borcu kullanma hakkına sahip olamıyorsunuz. Aynı yıl AK Parti’nin Bursa ve Antep gibi üç belediyesinin talebine de aynı şekilde olumsuz cevap verilmiş. Getirdikleri borçlanma dosyasının 28-29’una evet demişiz. Bir iş yapamadığınızda, o işin gerçek planını anlatmadan mazerete sığınma politikası var. Sayın İmamoğlu’nun ‘her şey tıkır tıkır işliyor’ sözü dört yıldır ‘engelleniyoruz’ diye ortaya attığı tüm balonları patlatıyor. Sonra, ”Projemiz onaylanmıyor” diyor. Bakıyorsunuz, tweet attıktan altı ay sonra proje geliyor. AK Parti 2014 ile 2019 arasında 22 tane borçlanma dosyasıyla gelmiş. CHP sadece iki tanesine evet demiş. Sayın İmamoğlu döneminde 53 tane borçlanma dosyası getirmiş. 52 tanesine ‘evet’ demişiz. Yetki aldıkları halde halk otobüsçülerinin parasını vermiyorlar. Otobüsçüler de eylem yapacaklarını söyledi. Gelirleriyle borç dönemini hesaplandığında İBB en kötü dönemini yaşıyor. Öyle bir engelleme yok.
‘BİZİM YAKLAŞIMIMIZ BELLİ, İYİ ŞEYLERİ TEBRİK EDERİZ’
2019 yerel seçimlerde Kürt seçmenin desteğini alan Ekrem İmamoğlu, mazbatasını aldıktan sonra İSMEK’te Kürtçe dil kursları açtı. Belediyenin Kürt tiyatrosuna da destekleri oldu. AK Parti İBB’yi aldığında İSMEK’te Kürtçe kurslar devam edecek mi? İstanbul’daki Kürt seçmene yönelik bir stratejiniz var mı?
Kürtçenin önündeki engelleri kaldıran AK Parti’dir. Ekrem İmamoğlu’nun kursa Kürtçe koymasıyla, bu konudaki yaklaşımının ne olduğunu bilmiyorum. Bu konuda AK Parti’nin duruşu belli. Sayın İmamoğlu İSMEK’te Kürtçe kurs açabiliyorsa bu, AK Parti’nin getirdiği yasal düzenlemeler sayesindedir. Güzel bir şey bu. İyi şeyleri tebrik ederiz. Bizim yaklaşımımız belli. Türkiye’de nüfus olarak Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkesler, Boşnaklar, Lazlar ve çok farklı kesimler var ve hep beraber bir millet olarak varız. Bunu anekdot olarak ilk kez anlatıyorum. Buraya bir batılı ülkenin başkonsolosu ziyarete geldi. Sorduğunuza benzer sorular sordu. Ben ona, ”Anadolu Yakası’ndan Doğu ve Güneydoğu Dernekleri toplantısından geliyorum. O toplantıda bir cümle kullandım. Diyarbakırlı bir hanımefendi, grafik sanatçısıymış. Kullandığım cümle hoşuna gitmiş, peçete üzerine yazmış. Bana da hediye etti. Kullandığım cümle şuydu: Ruhun ırkı var mı? Bizim felsefemiz bu. Biz insanların annesinin ve babasının kendi tercihleri olmadığına inanıyoruz. Ben Müslümanım, yaratılışa inanıyorum, Hıristiyanlar da yaratılışa inanıyor. Ateistseniz de rastlantıya inanıyorsunuz. O zaman seni niye İsviçre’ye atmış da Mozambik’e atmamış? Beyaz olmayı, zenci olmamayı sen mi seçtin? Ruhun ırkı yoktur” dedim.
‘AK PARTİ KÜRTLERİN EN BÜYÜK PARTİSİDİR’
İnsanlar annelerinden babalarından ya da doğdukları bölgelerden dolayı birbirine üstünlük taslayamazlar. Kardeş olmak zorundalar ve birbirlerinin haklarına riayet etme zorundalar. Bizim yaklaşımımız bu. Bu noktada Türkiye’de bireysel özgürlükler anlamında eksiklerimiz olabilir. Yapmamız gereken işler olabilir. Siyasi tarihimize baktığımızda en büyük devrimleri yapan biziz. Eksikler olabilir. Yeni talepler olabilir. Kürtlerin olur, Türklerin olur, sosyal grupların talepleri olur. Ben Fatsalıyım. Biz 12 Eylül öncesinin meşhur kentiydik. Hatta o büyükelçiye de dedim. Beni biraz araştırmış. Sen Refah Partili misin? İmam Hatip falan filan… ”Eksik araştırmışsın. Ben bir de Fatsalıyım ve benim komünist tarafım da var. Onu bilmiyorsun” dedim. Karadenizliyim ama Trabzon’dan çok Diyarbakır’ı bilirim. Çok gittim. Bölgede gitmediğim yer yoktur. Otobüsü durdururlardı. Polis yoklama yapıyor. Bakıyor, Fatsa görünce direkt ‘in aşağı’ diyordu. Kimsin, nesin yoktu. Fatsalısın ya. Otomatik şüphe. Ben buradan geliyorum. Türkiye nerelerden geldi. Biz bu noktada çok iyileşmeler yaptık. Ama insan hakları konusu durağan bir konu değil. Sürekli yenilenmesi ve geliştirilmesi gerekiyor. Bugünkü sorunu çözmeniz yarın yeni taleplerin çıkmayacağı anlamına gelmez. Türkiye’de Kürtlerin en büyük partisi AK Parti’dir. AK Parti bir Kürt partisidir ve Kürtlerin en büyük partisidir. Gerek var olan taleplerin çözümlenmesi gerek yeni ortaya çıkan talepler noktasında çalışmaya devam edeceğiz.
‘EN İYİ ADAY İLE VATANDAŞIMIZIN KARŞISINA ÇIKACAĞIZ’
İBB adaylığı için Murat Kurum’la birlikte sizin isminiz de konuşuluyor. Genel Merkez ile buna ilişkin bir görüşmeniz oldu mu? Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ‘kazanacak aday’ tanımı çok konuşulmuştu. Sizin açınızdan AK Parti’nin kazanacak adayı nasıl biri?
Bizim adaylıkla ilgili süreçlerimiz başlamadı. Şu an kişisel olarak ve il teşkilatı olarak böyle bir gündemimiz yok. Adaylıkla ilgili ne bir sürecimiz ne de bir çalışmamız var. Doğaldır, basında gazeteci arkadaşlarımız yazarlar. Her parti için söyleniyor. Süreç başladığında Genel Merkez kararını verecek. En iyi adayla çıkacağız. En güzel tercihi vatandaşımızın önüne koyacağız.
‘ÇEKİNCEMİZ YOK’
AK Parti’nin rakip aday olarak Ekrem İmamoğlu’ndan bir çekincesi var mı? Hemen her partiden oy alma potansiyeliyle ‘istemediğiniz’ bir aday profili mi İmamoğlu?
Hiçbir çekincemiz yok. Kendi partisinin aday gösterip göstermeyeceğini bilmiyorum. Aday olsun veya olmasın. Biz rakibimizin kim olduğuyla ilgilenmiyoruz. Mart ayında tüm adaylar çıkacak. Rakibimizin gücüne ve durumuna göre değil kendimize göre hareket ediyoruz. Sayın İmamoğlu da olabilir. Sayın Kılıçdaroğlu da aday olmuştu İstanbul’da. Başkaları da olmuştu. Bir problem yok. Vatandaşımız en güzel kararı verir. İmamoğlu, kendisi aday olmak istiyor mu, istemiyor mu karar veremedi. Bizim açımızdan sorun yok.